Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

burnundan (fitil fitil) gelmek

  • 1 burnundan fitil fitil gelmek

    не пойти́ впрок, вы́йти бо́ком

    Türkçe-rusça sözlük > burnundan fitil fitil gelmek

  • 2 fitil

    фити́ль (м)
    * * *
    1) фити́ль, шнур

    fitili ateşlemek — зажига́ть / поджига́ть фити́ль

    fitili yükseltmek — вы́крутить / подня́ть фити́ль (лампы, ночника)

    ateşleme fitili — огнепрово́дный шнур

    2) запа́л (у пушки и т. п.)
    3) ко́рпия

    yara fitili — ко́рпия для ран

    4) фарм. свеча́, све́чи
    ••
    - fitili almak
    - fitil fitil burnundan gelmek
    - fitil gibi
    - fitil gibi sarhoş
    - fitil sokmak
    - fitil vermek

    Türkçe-rusça sözlük > fitil

  • 3 fitil fitil burnundan gelmek

    не пойти́ впрок, вы́йти бо́ком

    Türkçe-rusça sözlük > fitil fitil burnundan gelmek

  • 4 burun

    мыс (м) нос (м)
    * * *
    выпад. -rnu

    burnunu karıştırmak — ковыря́ть в носу́

    burun silmek — вытира́ть нос

    kartal burun — орли́ный нос, горба́тый нос

    2) нос, но́сик (чего-л.)

    geminin burnunu — нос су́дна

    iskarpinin burnu — носо́к ту́фли

    3) геогр. мыс
    ••
    - burnu büyümek
    - burnunu çekmek
    - burnunun dibinde
    - burnunun dikine gitmek
    - burnunun direği sızlamak
    - burnundan düşmüş
    - burnundan fitil fitil gelmek
    - burnundan getirmek
    - burnu havada
    - burnu kanamamak
    - burnundan kıl aldırmaz
    - burnunu kırmak
    - burun kıvırmak
    - burnunu sokmak
    - burnundan solumak
    - burnu sürtülmek
    - burnunda tütmek
    - burnunun ucunu görmemek
    - burnundan yakalamak

    Türkçe-rusça sözlük > burun

  • 5 burun

    burun <- nu> Nase f; Schnabel m; LUFTF, MAR Bug m; Spitze f (Schuh); GEOGR Kap n, Landzunge f;
    burun boşluğu Nasenhöhle f;
    -e burun burmak die Nase rümpfen (über A);
    -le burun buruna gelmek ganz nahe kommen (D);
    burun deliği Nasenloch n; Nüster f;
    burun kanadı Nasenflügel m;
    burun perdesi Nasenscheidewand f;
    -e burun yapmak hochnäsig sein gegenüber;
    -in burnu büyümek (oder kabarmak) überheblich werden;
    (-in) burnu havada aufgeblasen;
    -in burnu bile kanamamak mit heiler Haut davonkommen;
    -in burnuna çıkmak nicht ertragen können;
    -in burnuna girmek jemandem unter die Augen kommen; sich in jemandes Vertrauen schleichen;
    -in burnunda tütmek jemandes Sehnsucht erwecken;
    -in burnundan (fitil fitil) gelmek jemanden teuer zu stehen kommen (etwas Angenehmes);
    burnunu çekmek schnäuzen, schnüffeln; fig das Nachsehen haben;
    -e burnunu sokmak fam fig seine Nase stecken (in A); AUTO drängeln;
    b-nin burnunu sürtmek jemanden kleinkriegen;
    burnunun dibinde in nächster Nähe, fam fig vor der Nase (sein, liegen);
    burnunun dikine gitmek nach seinem eigenen Kopf handeln;

    Türkçe-Almanca sözlük > burun

  • 6 ana

    "1. mother (The form anne is preferred in Istanbul). 2. mother animal, dam. 3. appellation of respect for elderly women or female saints (used after a name). 4. protector, patroness. 5. principle, main, fundamental, basic. 6. fin. capital, stock; principal. A-m! 1. an informal form of address. 2. Oh my!/Heavens! -sı ağlamak to go through hardship. -sını ağlatmak /ın/ vulg. to give (one) great trouble, give (one) a hard time. -mın ak sütü gibi helal olsun. colloq. You´re welcome to it. - akçe fin. principal. - atardamar anat. aorta. - atardamarsal anat. aortal, aortic. - avrat asfaltta koşmak slang to swear at everybody present. - avrat dümdüz gitmek slang to swear a blue streak. -m avradım olsun. vulg. I swear. - baba parents, father and mother. -m babam! slang Oh dear!/My!/Oh my! - baba bir having the same father and mother. - baba duası almış blessed by his parents. - baba eline bakmak to depend on one´s parents for one´s support. - baba günü pandemonium, tumult, a dangerous or frightening commotion. - baba yavrusu person pampered as a child. -sını bellerim! vulg. I´ll show him! - bir, baba ayrı born of the same mother but of different fathers. - çizgi geom. generatrix. -sı danası colloq. his mother and the rest of the family, the whole bunch. - defter ledger. - direk naut. lower mast. -dan doğma 1. stark naked. 2. from birth, naturally. 3. congenital. -sından doğduğuna pişman 1. feeling very miserable. 2. lazy. -sından doğduğuna pişman etmek /ı/ to make (someone) sorry he has been born. -dan (yeni) doğmuşa dönmek to be restored to happiness, health, freedom from care, and simplicity. - duvar exterior wall. -sından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek to go through extreme hardship. - fikir central theme. -sının gözü slang sly, tricky, shifty. - güverte naut. main deck. -n güzel mi? colloq. You think you´re smart, don´t you? - hat main line, trunk line. - hatlar the main lines, the outline. -sının ipini/ipliğini pazara çıkarmış/satmış wicked, vicious. -sı (onu) kadir gecesi doğurmuş. He is very lucky. - kapı main entrance. -sının karnında dokuz ay on gün nasıl durmuş? colloq. He is very impatient. - kız mother and daughter. -sının kızı a daughter just like her mother. -sının körpe kuzusu mother´s pet, sissy. - kubbe the main dome (of a mosque). - kucağı mother´s bosom. - kuzusu 1. very small baby. 2. mother´s pet, sissy. -sının kuzusu mother´s darling. - motif leitmotif. -lar ne doğururmuş! colloq. How wonderful he is! -sının nikâhını istemek to charge an outrageous price. - oğul mother and son. -nın örekesi! vulg. Stuff and nonsense! -sı sarımsak, babası soğan. colloq. He is from an ignorant and backward family. -sını satayım! colloq. 1. What the heck! 2. Damn it! -sını sattığım colloq. darn, damned. -n seni bugün için doğurdu. colloq. This is the day for which you were born: show us what you can do. - sütü breast milk. - tarafından on the mother´s side. - toplardamar anat. vena cava. -sı turp, babası şalgam. colloq. He has a very low and doubtful background. -n yahşi, baban yahşi demek colloq. to butter someone up, flatter and cajole him. - yapı central structure, main building. -sı yerinde (a person) as old as one´s mother. - yüreği a mother´s love."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ana

См. также в других словарях:

  • burnundan (fitil fitil) gelmek — elde ettiği güzel şey, sonradan gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak Sabahki o tatlı eğlentiler şimdi fitil fitil burnumdan gelmeye başladığı için bugün buralara geldiğime bin kere pişman oluyordum. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek — bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek Mütercim olarak işe başladığım gün anamdan emdiğim süt burnumdan gelmiştir. B. R. Eyuboğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ana — is. 1) Çocuğu olan kadın, anne Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. H. Taner 2) Yavrusu olan dişi hayvan 3) Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı Fatma Anamız. Meryem Ana. 4) ünl. Yaşlı kadınlara… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»